=)
Pages
▼
28 Aralık 2012 Cuma
27 Aralık 2012 Perşembe
Gitmek mi kalmak mı?
Gitmek mi zor yoksa kalmak
mı derler ya hep, ne saçma! Her şeyden vazgeçmek, alıştığın kokuyu, yüzü
bırakıp gitmek, hatıralarla baş etmek, ellerini ısıtacak bir çift elden
vazgeçmek.. Bunlar çok mu kolay?
Tabi ki gitmek daha zordur, çünkü herkes
gidemez.. Pişman olsa, her gün yaşadığı hayata lanet okusa ve hatta sevmese
dahi gidemeyen bir yığın insan varken; gidenler için daha cesur olduklarını
mı söyleriz yoksa kolayı seçtiklerini mi? Belki de ikisini..
O zaman Pakize Suda' nın bu güzel yazısı aşk acısı
çekenler için gelsin..
Tam
göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak...
Evinizin
sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz...
Sokağa
fırlayacaksınız...
Sokaklar
da dar gelecek...
Tıpkı
vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi...
Ne
denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü...
Kendinizi
taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksiniz...
Birileri
size bir şeyler anlatacak durmadan...
‘‘Önemli
olan sağlık.''
‘‘Yaşamak
güzel.''
‘‘Boşver,
her şey unutulur.''
Siz
hiçbirini duymayacaksınız...
Gözyaşlarınızdan
etrafı göremez hale geleceksiniz.
O'ndan
ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek
kadar çok seveceksiniz...
Hep
ondan bahsetmek isteyeceksiniz...
‘‘Ölüme
çare bulundu'' ya da ‘‘Yarın kıyamet
kopacakmış'' deseler başınızı kaldırıp ‘‘Ne dedin?'' diye
sormayacaksınız...
Yalnız
kalmak isteyeceksiniz...
Hem
de kalabalıkların arasında kaybolmak...
İkisi
de yetmeyecek.
Geçmişi
düşüneceksiniz... Neredeyse dakika dakika... Ama kötüleri atlayarak...
Onunla
geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz... Gittiğiniz yerlere gitmek...
Bu
size hiç iyi gelmeyecek... Ama bile bile yapacaksınız.
Biri
size içinizdeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksınız... Aslında kurtulmak
istediğiniz halde, o acıyı yaşamak için direneceksiniz.
Hayatınızın
geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksiniz...
Aksini
iddia edenlerden nefret edeceksiniz...
Herkesi
ona benzetip...
Kimseyi
onun yerine koyamayacaksınız...
Hiçbir
şey oyalamayacak sizi...
İlaçlara
sığınacaksınız... Birkaç saat kafanızı bulandıran ama asla onu unutturmayan...
Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
Bütün
şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek... Boğazınız düğümlenecek, dinleyemeyeceksiniz...
Uyumak
zor, uyanmak kolay olacak...
Sabahı
iple çekeceksiniz... Bazen de ‘‘Hiç güneş doğmasa'' diyeceksiniz.
Ne
geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler...
Ölmeyi
isteyip, ölemeyeceksiniz...
Belki
çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz...
Nafile... Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar
göreceksiniz, gerçek olmasını istediğiniz... Her sıçrayarak uyandığınızda onun
adını söylediğinizi fark edeceksiniz...
Telefonun
çalmasını bekleyeceksiniz... Aramayacağını bile bile... Her çaldığında
yüreğiniz ağzınıza gelecek... Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla...
Yüreğiniz
burkulacak...
Canınız
yanacak...
Bir
daha sevmemeye yemin edeceksiniz.
Hayata
dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinizden...
Onun
sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksınız... Defalarca aradığı
günlerin kıymetini bilmediğiniz için kendinizden nefret edeceksiniz...
Yaşadığınız
şehri terk etmek isteyeceksiniz... Onunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere
gidip yerleşmek...
Ama
bir umut... Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu... Bu umut sizi gitmekten
alıkoyacak...
Gel
gitler içinde yaşayacaksınız...
Buna
yaşamak denirse...
*
Razı
mısınız bütün bunlara?
Hazır
mısınız sonunda ölüp ölüp dirilmeye?
O
halde áşık olabilirsiniz.
Ama
ben hiç tavsiye etmiyorum. Şu günlerde bu durumda olan birini seyrediyorum
zira... Dayanılır gibi değil.
Amma duygusala bağlamışım olayı.. =)
Amma duygusala bağlamışım olayı.. =)
16 Aralık 2012 Pazar
12 Aralık 2012 Çarşamba
Izlenesi Filmler 2
3. Başarılı ve idealleri olan bir
öğretmenin hikayesini anlatan Mona Lisa Gülüşü, Julia Roberts'ın oyunculuğu ile
izlenesi filmler listesine girmeye hak kazandı..:)
2. Farklı
konusu ve şaşırtıcı sonu ile Öbür Dünyadan korku filmi sevenler için ideal bir
film..
1. Vee Zirve..:) Biraz da gerilim ve
aksiyon olsun, hem aşk hem macera diyorsanız, The Town tam size göre..
İyi Seyirler..:)
8 Aralık 2012 Cumartesi
27 Kasım 2012 Salı
Salya Sümük !
İlk
bölümde bol bol güldüren ikinci yarısından itibaren salya sümük ağlatan, yeşilçam tadında güzel
bir film.. İnsanların duygularına hitap etmeyi bilmiş..
Filmde dikkatimi çeken şey Fahriye Evcen'in
çok saf bir kadını çok başarılı bir biçimde canlandırmasıydı.. Bazı sahnelerde
kanadına basılmış kuş gibi ciyaklıyo ama gene de rolün hakkını vermiş..
İzleyen arkadaşlardan aldığım tüyolarla yüksek
beklentiler içine girince beklentilerimin boşuna çıkmasından korkuyordum biraz
ama değdi doğrusu..
Tabi ben zaten kendimi ağlamaya
şartlandırdığım için filmin ilk beş dakikasında ağlamaya bir başladım, son
sahneye kadar salya sümük ne var ne yok döktüm içimde.. İlk defa bir sinema salonunda hep beraber bu kadar çok ağlayan insan gördüm, bunlarının yarısının da erkeklerin oluşturması cabası..:) O değil de ben göz pınarlarımı kurutmaya yemin etmiş gibi salya sümük ağlarken Tuğba'nın hiç tınmaması biraz sulugöz hissettirdi bana kendimi!..
İzlenilesi filmler listeme üst sıralardan
girmeyi başardı şimdiden.. Lafı fazla uzatmıyorum ve romantik komedi sevenler izlesin diyorum, pişman olmayacaksınız..
21 Kasım 2012 Çarşamba
Yemekteyiz =)
Böcükgil
familyası neden bu kadar pis kokutuyorlar evi?
İşte cevap :
Böcük ve Maviş kuru
fasülye, pilav, yoğurt ve ekmek yerken...:)
=)
20 Kasım 2012 Salı
14 Kasım 2012 Çarşamba
Favori Parçalarım
1. Sıla -
İmkansız
2. Keremcem - Son Bir kez
3. Ziynet
Sali - Herşey Güzel Olacak
4. Gökhan Türkmen & Bahadır Tatlıöz - Ruh Bedende Yokken
Ve bu ara
favorim olan en çok dinlediğim parça;
5. Gripin
- Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar
Susma, sözlerin senin kadar güzel
Tenin kadar keskin olsun, hazırım yaralanmaya
Ne fark eder, bir sen eksik bir ben fazla,
Alışmışız mutsuzluğa, mutsuzluğa inanmaya
Günahı boynuma, bir yalanı eksik bir yalanı fazla
Nasıl olsa döner dünya ister inan ister inanma
Yalnızlığın çaresini bulmuşlar..
Tenin kadar keskin olsun, hazırım yaralanmaya
Ne fark eder, bir sen eksik bir ben fazla,
Alışmışız mutsuzluğa, mutsuzluğa inanmaya
Günahı boynuma, bir yalanı eksik bir yalanı fazla
Nasıl olsa döner dünya ister inan ister inanma
Yalnızlığın çaresini bulmuşlar..
Bir yalanı eksik
bir yalanı fazla,
Nasıl olsa döner dünya ister inan ister inanma
Yalnızlığın çaresini bulmuşlar..
Nasıl olsa döner dünya ister inan ister inanma
Yalnızlığın çaresini bulmuşlar..
Korkma artık yokum öldüm sizin için
En başından kendim için hazırım yaşamaya
Ne fark eder bir sen eksik bir ben fazla
Bir fark var mı sensizlikle yalnızlığın arasında
En başından kendim için hazırım yaşamaya
Ne fark eder bir sen eksik bir ben fazla
Bir fark var mı sensizlikle yalnızlığın arasında
Günahı
boynuma bir yalanı eksik bir yalanı fazla
Nasıl olsa döner dünya ister inan ister inanma
Yalnızlığın çaresini bulmuşlar..
Nasıl olsa döner dünya ister inan ister inanma
Yalnızlığın çaresini bulmuşlar..
12 Kasım 2012 Pazartesi
Durum Raporu
Merak etme sayın okuyucu
ölmedim, hala yaşıyorum.. Sadece kalbim inceden sızlıyor bazen, o kadar.. Biraz kafamı toplamaya ihtiyacım vardı..
Bu sürede ilginç bir takım gelişmeler oldu; hatta bu gelişmeler gelişecek mi gelişmeyecek mi ondan bile tam emin değilim!
Bu gelişmelerin benim için faydalı ve güzel olacağını düşünerek bir yandan olmasını istemekle bir yandan da zorlu, yoğun ve bir o kadar maceralı bir dönemi başlatacağını düşünüp korkarak istememek arasındayım.. Biliyorum kafan karıştı, bir de bana sor sen onu..:)
Bu sürede ilginç bir takım gelişmeler oldu; hatta bu gelişmeler gelişecek mi gelişmeyecek mi ondan bile tam emin değilim!
Bu gelişmelerin benim için faydalı ve güzel olacağını düşünerek bir yandan olmasını istemekle bir yandan da zorlu, yoğun ve bir o kadar maceralı bir dönemi başlatacağını düşünüp korkarak istememek arasındayım.. Biliyorum kafan karıştı, bir de bana sor sen onu..:)
Şimdilik bu kadar, eskisi
kadar sık olmasa da ara ara yine birlikte olacağımızı söylüyorum ve
yanaklarınızdan mıncırmayı da ihmal etmiyorum! :)
25 Ekim 2012 Perşembe
Game Of Thrones
George R. R. Martin'in Buz
ve Ateşin Şarkısı adlı kitap serisinin ilk kitabı olan Taht Oyunları adlı bir
romandan uyarlanmış ve olabildiğince aslına sadık kalınmış bir dizidir.
Fantastik bir kurgusu var diyebiliriz sanırım.. Yazları yıllarca,
kışları ise on yıllarca süren fantastik bir dünya, irili ufaklı birçok
krallığın bulunduğu ve hepsinin de demir tahtta hak iddia ettiği destansı bir
dönem ve ak yürüyenlerden ejderhalara kadar birçok doğaüstü varlıklar..
Anlayacağınız dolu dolu bir film..:)
Yüzüklerin Efendisi serisini beğendiyseniz eminim buna fazlasıyla
bayılacaksınız. Heyecan ve merak duygularını her bölümde üst düzey tutmayı
başarabilen bir dizi.. Tabi 2 ay diziyi izleyip daha sonra yeni sezon için 9 ay
beklemeyi göze alabilirseniz! Evet doğru 9 ay! İlk duyduğumda şaşkına dönmüştüm
bir dizi 9 ay tatile mi girermiş diye isyanlardaydım; zira dizinin bağımlısı
olmuştum :)
Bunlar da karakterlerimiz;
Konusuna ve içeriğine dair fazla bilgi vermiyorum, kendiniz keşfedin.. Mart 2013'te 3. sezon
başlıyor. Tabi Türkiye'de tv kanallarından verilmediği için internet üzerinden
1.sezondan başlayarak izlemenizi tavsiye ederim. Zaten her sezonda 10 bölüm
olduğunu düşünürsek fazla bir zamanınızı almayacaktır..:)
Uzun lafın kısası mutlaka izleyin, pişman olmayacaksınız..:)
Görsel alıntı buradan
21 Ekim 2012 Pazar
Çekilis vaaar, kosun..
Discotopu'nun
harika bir çekilişi var ben katıldım siz de aşağıdaki linkten
katılabilirsiniz..
Son katılım: 31 Aralık
17 Ekim 2012 Çarşamba
Milletvekili seçilme yası 18 olursa!
Milletvekili seçilme yaşının 18'e düşmesiyle yaşanacaklardan bir kesit;
'Angel
Melis' meclisten çektiği son fotoğrafı ile demokrasiye olan inancını
vurguladı..
'Hasan xD' gene sabah erken saatte kalkamayarak geç kalma rekorunu 147'ye çıkardı..
18 yaşında bir grup bayan milletvekilinin meclis kürsüsünden dudağını büzerek
gazetecilere verdiği poz tartışma konusu oldu..
Meclisteki gençliğin büyük çoğunluğunu emoların ve apaçilerin
oluşturması sonucu ortaya çıkan "ben mevlana değilim adam ol öyle gel,
sevenler ölürmüş" vb. atarlı face diyaloglarındaki artış kaygı verici düzeye
ulaştı..
Bir grup milletvekili okullardaki ders sayısını ve süresini fazla bularak okuldaki eğitim sürelerinde ders saatinin 10 dakika, ders sayısının ise 3 olması için meclis görüşmesi talep etti..
'Crazy Girl Merve', yine ayrıldığı eski sevgilisine meclis kürsüsünden gönderdiği "kartalın bıraktığını kargalar kapışırmış, seni
kalbime yazdığım gibi silmesini de bilirim" şeklindeki mesajlarıyla
Türkiye gündeminde olay yarattı..
'Tatlı Chocuk Mehmet' okulundan izin alamadığı için yine bir
meclis gündemi toplantısına katılamadı..
Genç milletvekilleri Facebook ve Twitter'daki sorunların ve güncel konuların konuşulması, çözülmesi ve komik face durum iletileri bulunması amacıyla toplantı talep etti..
İleride bu tarz gazete haberlerini görme ihtimalimiz yüksek olduğu için ben şimdiden alıştırayım dedim..:)
Meclisin emo veya apaçilerin eline kalmaması dileğiyle..
Ekmegin somunu, Erkegin odunu!
Kendini
erkek addeden bu tiplerden olabildiğince uzak olmamız dileğiyle diyorum ve yanaklarınızdan mıncırıyorum..:)
Görsel alıntı buradan
3'e bölünebilir miyim lütfen..
Klonlanma işine artık
ciddi ciddi el atılması taraftarıyım, yapsınlar şunu da artık, hem ne işe
yarıyo şu İsviçreli bilim adamları zaten! Ancak onu bunu araştırsınlar,
oturdukları yerden popolarını büyüterek araştırma yapılmaz öyle! Halledin artık
şu klonlanmayı ya da beni 3'e bölün..
Hangi bir yere yetişeyim bea..
(çemkirmelerimden de anlaşılacağı üzere isyeeeaann modundayım)
Görsel alıntı buradan
11 Ekim 2012 Perşembe
9 Ekim 2012 Salı
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar hakkaten!
Kendini dağcı sanıp oraya buraya tırmanıp 5km yol yapan, ertesi güne de vücudunun "dağcı mısın lan sen" kıvamındaki ağrılarıyla cevabını alan gerbera'dan hepinize selamlar efem..:)
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.. Niye böyle dediklerini şimdi anladım, ulaşması zor lan! Nasıl çıkacaksın o kadar tepedeki eve? Bir yürüyüş yapalım dedik, soluk soluğa çıkarken bir bakmışız yoldan sapmışız bea! bildiğin dağa falan çıkmış oradaki köylere falan gelmişiz..
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.. Niye böyle dediklerini şimdi anladım, ulaşması zor lan! Nasıl çıkacaksın o kadar tepedeki eve? Bir yürüyüş yapalım dedik, soluk soluğa çıkarken bir bakmışız yoldan sapmışız bea! bildiğin dağa falan çıkmış oradaki köylere falan gelmişiz..
Yürüyüş olur, hadi yanı
başımızda tepe var bir çıkalım temiz hava alalım gibi saf hayallerle gidip çıktığımız tepeden, tepenin gözleri filmi kıvamında korkularla indik!
En yüksek yere ulaşmak için azimle çıkıyoruz çıkıyoruz bir türlü
ulaşamıyoruz.. Neden bu kadar uzun sürdü derken karşımıza çıkan dağ yolu ve
karşıdaki köyler sayesinde yanlış yola saptığımızı farketmemizle geri dönmemiz
bir oldu tabi. Akşam karanlığı ve sedoşumun bana anlattığı korku hikayeleri
eşliğinde 3,5 atarak koşar adımlarla indik..
Karanlığın bastırmasıyla oluşan tenhalığın vermiş olduğu korku ve vücut ağrılarının yanında bu güzellikler de yanımıza
kaldı..:)
O değil de heryerim ağrıyo bea!
O değil de heryerim ağrıyo bea!
8 Ekim 2012 Pazartesi
5 Ekim 2012 Cuma
Abiye elbise alırken dikkat edilesi 10 önemli nokta!
Üç günlük kaçamak tatil yapayım derken
bir hesapladım benim son zamanlardaki kaçamaklarım neredeyse bir ay olmuş.. yaz
tatili gibi resmen.. Bana her gün tatil sayın okuyucu hemen ben niye
yapamıyorum, benim biye püskevitim yok deme..:)
Biraz İzmir'e kaçayım dedim huzur bulayım, kafa dinleyim diye, peki dinleyebildim mi? Pek sayılmaz..
Günde 3-4 saat yürümeye ve mağaza mağaza dolaşmaya kafa dinlemek demezsek hiç
sayılmaz..
Düğünümüz var a dostlar!
:) Bayramda düğünümüz var e bundan mütevellit elbise, ayakkabı, takı toka,
ıvır zıvır.. vs ne buldumsa aldım, alınacaklar listemi tamamladım.. Yalnız
kolye konusunda hala kararsızım..
Efem gerbera'dan size abiye elbise alırken ben
ettim siz etmeyin mahiyetinde altın öğütler;
1. Son güne bırakmayın!! Ben aniden kararlaştırılan daha doğrusu
öne çekilen düğün tarihi yüzünden dolayısıyla zaman da kalmadığından mecburen
son günlere kaldım ama gerçekten zorlandım.. Bir de üç gün gibi kısıtlı bir
zaman ayırınca hepten panik oldum.
2. Piyasa araştırması yapın. Piyasadaki elbise modellerini
araştırın, hangi modeller moda hangi elbise renkleri öne çıkıyor ve fiyat
araştırması da yaparak hem zevkinize hem de bütçenize uygun bir elbise modeli
bulmanız mümkün.
3. Bu aşamalardan sonra kafanızda bir elbise oluşturun; en azından
modelini rengini, kısa veya uzun mu olacağını belirleyin. Ne aradığınız
bilirseniz bulmanız da bir hayli kolaylaşacaktır.
4. Olanı almayın. Dolabında zaten bir sürü siyah renkte elbise
varsa bir tane daha siyah almak hiçbir farklılık kazandırmayacaktır size ya da
aynı model elbise varsa bir tane daha aynı modelden almak size monotonluktan
başka bir şey kazandırmaz. Hatta eski elbisenizi giydiğinizi düşünenlerin
çıkması sizi kızdırabilir.
5. Çok fonksiyonlu hemen hemen her duruma ve mekana uyum
sağlayabilen elbiseleri tercih edin. Eğer bir elbiseyi sadece tek bir günde
giyeceğim, sonrasında dolap bekleteceğim demiyorsanız; hem özel günlerde hem
davetlerde hem de yakın eş dost düğünlerinde giyebileceğiniz, her duruma gidecek
bir elbise almaya çalışın.
6. Eğer aceleniz yoksa sezon sonu indirimlerini yakalamaya
çalışın..
7. Zevkine güvendiğiniz bir arkadaşınızı gün boyunca esir alın.
Bazen bir anlık dalgınlık, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içine düşüp
aslında hiç güzel olmayan bir elbise alıyorken bulabilirsiniz kendinizi..:)
İşte bu elim durumu engellemek için farklı bir bakış açısına ihtiyacınız
olacaktır..:)
8. Satış danışmanına, mağazada çalışan elemanlara kesinlikle
inanmayın!! O insan orada çalışıyor, belki de prim alıyor, tabi ki size 'harika
oldu, muhteşem duruyor' diyecek. Hiç bir şey değilse tanımadığınız bir satış
elemanıyla sizin zevkiniz büyük ihtimalle uyuşmayacaktır. Bu yüzden satış
elemanının pohpohlamasıyla değil siz gerçekten beğendiğiniz için alın o
elbiseyi..
9. Renge dikkat! O elbiseyle birlikte ona uygun bir çanta ve bir
de ayakkabı alınacak. O yüzden piyasada bulunması zor veya kombine edilmesi zor
ve çok farklı renkleri tercih etmeyin..
10. Makbuz veya fişi kesinlikle atmayın ve saklayın. Belki o anda
bin tane mağaza dolaşmış olmanın verdiği bıkkınlık ve dalgınlıkla elbisenin
kusurlarını göremeyebilirsiniz. Eve geldiğinizde fark ettiğiniz bu
kusurları ücretsiz düzelttirmek veya elbiseyi değiştirmek için o makbuza
ihtiyacınız olacak.
Elbiseyi alırken muhakkak denemeniz gerektiğini söylememe gerek
yok herhalde.. Siz de benim gibi sezon sonu bir düğüne veya özel bir güne
davetliyseniz eminim bu öğütler çok işinize yarayacak..
Hadi bakalım bu altın gibi tavsiyeleri de kaptınız benden :)
diyorum ve yanaklarınızdan mıncırıyorum..
Görsel alıntı buradan
2 Ekim 2012 Salı
Fala inan, falsız kal!
Herkes fala inanır, ben
onu bunu anlamam.. Saçma bu işler hiç inanmam deyip en fala inanmayan
erkekler bile, fala bakan biri olduğunda can kulağıyla dinliyorsa "ben
fala inanmam" diyene asıl ben inanmam!
Yazın bir falcının çok methini duyduk.. Sedoşumla tabi biz de
hemen bir merak bir heves, hayat hikayemizi geleceğimizi elimize yazacak ya!
Yok bir arkadaşa bakmış sen merdivenden düşeceksin dikkat et demiş, kız bir
hafta sonra merdivenden düşüp ayağını sakatlamış, birine başka bişey demiş bir
kaç güne doğru çıkmış bilmemne.. Tabi "evet benimki de çıktı "
diye bu kadar doğrulayan da olunca hepten heyecan yaptık..
Bundan tezi yok hemen akşamına falcının bulunduğu mekanın yolunu
tuttuk. Sorduk ettik, araştırdık falan adam yok, arattık gelir mi diye, yok!
Bir de oruçluymuş, halsizmiş gelemezmiş.. Şimdi niye öyle kinayeli konuşuyorsun
falcılar oruç tutamaz mı diyeceksiniz. Tutar tutmasına ama gündüz fal bakıp
akşamına da iftarını yapmak biraz garip değil mi yani?
Neyse aradan bir ay geçti, bizim gene fal aşkımız depreşti.. E
artık ramazan geçti bir fal baktıralım heyecanıyla koştuk gittik tabi hemen, ne
duyalım bir de yeminliymiş.. Daha sonra biz biraz ısrar edince bu sefer
işin aslında falcı beyefendinin yahudi, eşcinsel olduğu ve erkek arkadaşının
izin vermediği söylendi.. Tabi herkesin kendi inancı ve kendi tercihi ama
bunların bahane olarak kullanılması.. Neyse dedik ve bir numara bırakarak eğer
sevgilisinden ayrılırsa ya da yeminini bozarsa ve tabii oruçlu olmazsa haber
verilmesini istedik..
2 gün sonra geri dönüt aldık neymiş beyefendi müsaitmiş bizi
bekliyormuş ve 150-200 tl karşılığında bize faldan iki lakırdıdan yalanlar
etmeye ikna olmuş! O değil de madem iş paraya bakar, desene bas parayı bakayım falı diye!.. Yok erkek arkadaşım izin vermiyor, yok inancıma göre yasak, ay ben yeminliyim, bugün oruçluyum iftarımı yapmaya gidiyorum bilmemne..
Tabi ben rahat durur muyum bu kadar lakırdıdan sonra açtım ağzımı.. Baştan paragöz olduğunu söyleseydiden girdim, bizi kaç zamandır oyaladıya, yalancıdan hadsiz terbiyesize kadar saydırdım.. Ve yüzüne kapatarak aynı zamanda da bu meseleyi de kapatmış oldum..
Sonuç olarak bundan ne ders çıkarıyoruz derseniz, falcılara ve bahanelere inanmamak gerektiğini mi? hayııııııırrr! Sadece çok bahane bularak sizi oyalayan paragöz falcılardan uzak durmamız gerektiğini çıkarıyoruz tabiki..:) Yok yok ben akıllanmam..:) Ne olmuş yani, falı seviyorumm.. :)
Siz siz olun güvendiğiniz falcılara gidin diyorum ve yanaklarınızdan mıncırıyorum..:)